ayeti kursinin siri

Bakın Kur’an-ı Kerim'de sadece iki kelimeyi anlamaya çalışalım.

Kur’an-ı Kerim'i anlamak o kadar kolay olsaydı herkes kendini alim veya evliya ilan ederdi. Kur’an'ı anlamak için gerçekten feraset sahibi bir alim olmak lazım.     Her kim ki İslam'ı anlayɪp ve anladığı ilim ile yaşiyorsa yüce Allah’da o kulunun basiretini açar inşallah.                       

Ya Rabbi! Bizi basireti açık olan kullarında eyle. Amin!                                                                                         

Ayetel Kursi’nin sadece ilk iki kelimesinin sırrı nedir Bu konuyu anlamaya çalıştığımızda o zaman anlarız ki bizler ne kadar ilim biliyoruz veya kuran-ı ne kadar anlamışız. Evet, sıkıntılarının var olduğunu söyleyen insan, bu sıkıntıdan kurtulamıyorum diyen insan, yanlız olduğunu ve iradesinin kendi elinde oldğunu iddia eden insan, suçuluyu hep dışarıda ayaran insan,

kendi özünden uzaklaşıp başka yerlerde çare arayan insana Yunus Emre’nin bu sözlerini hatırlatalım:                

Derman arardım derdime, derdim bana derman imiş.Burhan arardım aslıma, aslım bana burhan imiş.

Ne güzel söylemiş.

Biz anlamışmiyiz bu kelimenin anlamını?

Sendeki dert senin ilacɪndɪr, sendeki sɪkɪntɪ ruhuna kapattɪğɪn penceredir diyor. Neden biliyormusun? Ey insan! Ruhunu hapsettin. Nefsini doyurmak için ruhunu sattın. Nefsin şeytanla birleşip seni ilahi huzurdan ayırdı.

 

Nefsini doyurmak telaşı sana herşeyi yapmayı mübah haline getirdi ve ruhunu beden kafesine hapsettin, gidecek yolunu ve istikametini kaybettin.                                                       

Yani ruhunu beden kafesine hapseden insan gece karanlığında ormanda yanlız yürüyen birine benzer. Gecenin karanlığında ormanlıkta yürüyen insan tehlikeli olan birşeyi farketmez yani ona saldıran vahşi yaratıklar veya ona zarar vermek isteyen düşmanlarını göremez. Evet, ruhunu beden kafesine hapseden insanın hali aynen öyledir. İnsanların sɪkɪntɪlarɪ için aradığı çare veya derman kendisinin kişiliğinde ve karekterinde gizli olduğunu bilmiyor.                                                             

 Karanlığı  aydınlatan lamba kişinin kendi özüdür.                                                                                     

 Akɪl sahibi olan insanɪn burada yapması gereken tek şey hapsettiği ruhunu azad etmesidir.                                          

Yaratılan bütün varlıklarının rızkına Allah kefildir, rɪzɪk konusunda endişe etmesine gerek yoktur bunu iyice anlamalıdır. Yapması gereken tek şey yüce Allah’ın emir ve yasaklarının ne olduğunu öğrensin öğrendiği ilim ile yaşasɪn ki kendini azad edebilesin.Ruhunu azad eden insan açlık veya aç kalma telaşının boş olduğunu  iyice anlar. Bunu anlayan insan dünya yaşamına yeniden başlasın, yeni bir yaşama başlamak içinde tövbe etsin, o zaman herşeyi doğru bir şekilde anlayabilir inşallah.                          

İlahi huzurdan ayrıldığın için pişman olduğun belli olsun. Yücen Allah’a yönel, her şeyi sadece ondan iste. İşte o zaman anlarsın ki sana huzur veren senin özündür yani ruhundur. Ruhunu azad etmeyi başaran insan iyi anlar ki her şey yüce Allah ile vardır ve Onun emri ile yaşar ve hayat bulur, Ayetel Kursi'nin ilk iki kelimesinin ne olduğunu anlamaya çalışır.                                                      

Bakara suresi ayet 255: اللّهُ لاَ إِلَـهَ إِلاَّ هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ   “Allahü lâ ilâhe illâ hüvel hayyül kayyûm.Ruhunu azad eden kişi kendi kendine sorar” Bilmez misin ki, kainattaki bütün varlıklar ancak yüce Rabbimin emri ile hareket eder. Yaşayan her canlı ancak ve ancak yüce Allah’ın emri ile kıpırdayabilir. İnsanlar, cinler, hayvanlar, yaratılan diğer canlılar Yaratanın izni olmadıkca kıpırdayamaz.                                                                        

 Yaratan istemedikce hiç bir varlık yerinden oynayamaz.

Allah her şeyle birliktedir.

Allah her şeyin içindedir.

Allah her şeyi titreten ve kıpırtatandır.

Her şey onundur ve her şey onunla vardır.                               

 Hayyul Kayyum. Bütün canlı varlıklar ancak Allah’ın emri ile yaşayabilir. Ruh taşıyan her canlı ancak Allah’ın emri ile hareket edebiliyor.                                    

Bakın yine başa geliyoruz, başlangıç yüce Allah ile ilişki istişareydi yani namazla bu istişare sağlanır.                             

Çünkü namazda insan yaratan Allah’ın huzurunda saygıyla duruyor. Yüce Allah diyorki ey kulum!                  

Benim huzurumda saygıyla durmanı yanlız olmadığını bilmen ve korumasız olmadığını idrak etmen için emretmiştim, anladɪnmɪ şimdi?!Yüce Allah şöyle der: “Ben insaları ve cinleri bana kulluk etsinler diye yaratım” Yarattığım bütün varlıklar içerisinde insana çok ağır bir görev verdim. Görevinde başarılı olması için ilim verdim, iyi anlayıp alim olsunlar diye sınava tabi tuttum.                                                 

Her kim ki başarıyla ve eksiksiz kulluk görevini yerine getirirse onu mükafatlandırırım, ne dünyada ve nede ahirette ona bir korku yoktur, diyor.  

O zaman bizim burada anlamamız gereken tek şey Ayetel Kursi'nin ilk iki kelimesinin sırrı nedir öğrenmektir.                

Biz Ayetel Kursi'yi niçin öğreniyoruz bunu iyi anlayıp idrak etmektir. Evet, Ayetel Kürsi'yi bazı varlıklara karşı kendimizi korumak için okuyoruz.                           

Bakın, yanımızda veya içimizde kendini gizliyen cin ve şeytanlara, bize zarar vermek istiyenlere diyoruzki sen ancak Rabbimin izniyle hareket edebiliyorsun, şunu bil ki benimde, seninde ne yapmak istediğini Rabbimiz görmektedir.                                                                                                   

Ne benim ve nede senin yaptığın hiç bir şey Rabbimizden gizli değildir. Rabbimizin izni olmadıkça bana hiç bir zarar veremezsiniz. Ama sen zalimlik edersen bil ki sonun hüsran ve pişmanlıktır, onun için beni bırak Rabbimizin azabına maruz kalma. İnsanlara zarar veren ruhlara, cinlere veya şeytanlara onlarɪn anlayacağı bir şekilde hakikati anlatırsan seni anlarlar.                                                

Yüce Allah onların yaptığı her şeyi görmekte ve bilmekte olduğunu söylediğinizde onlar anlarlar çünkü onlarda yüce Allah’ın yarattığı mahluklardır ve Allah’a kulluk etsinler  diye yaratɪlmɪşlardɪr.                                                       

Olarɪn anlayabileceği bir dil ile onlarla konuşursan akɪl sahibi olduklarından dolayı senin söylediğini hemen yaparlar. Evet, bütun mahlukatların veya varlıklarɪn cinsleri ayrıdɪr. Her canlı varlığın yaşaması için ayrı bir alem vardır. Ama şu bir gerçektir her zerre Allah’ın emirlerine itaat etmek zorundadır. İnsana verilen akɪl her varlıkla güzel bir şekilde iletişim kurabilmesi ve güzel bir şekilde anlatabilmesi içindir, onlar seni kesinlikle anlarlar ve dinlerler ve hiç kimseye zarar vermeden oradan ayrılıp giderler.

Eğer o varlıklarda anlayıp idrak etmek diye birşey olmasaydi yani fikir veya düşünceye sahip olmamış olsaydılar yüce Allah bana kulluk etsinler diye yarattım demezdi. O varlıklar bizi kesinlikle anlarlar ve söylediğimizin doğru olduğunu bildikleri an biz ne desek onu yaparlar. Şunu belirtmeliyiz ki insanlarda ve cinlerdede zalim olanlar vardır.                                            

Anlamak istemezler, gitmemek için inat ederler veya bir baskaşı tarafından kandırılıp sana musallat edilmiş olabilirler. O zaman zalime karşı kılıcını alıp savaşmak zorundasın çünkü düşmana karşı başarmanın yolu mücadele ve savaşmaktır diyoruz. Nasıl olur? Kılıç nedir? Görülmeyen bir varlıkla nasıl savaşırım?Bu sorulara cevap gayet açık ve nettir.                  

Dua mü'minin silahıdɪr. Zalim olan cin ve seytanlar duayı dinlediği an hemen orayı terkederler. İnat edip gitmek istemeyen zalim cin ve şaytanlarɪn kovulması için okunacak ayetler ayrɪdɪr.                                                            

 Yani Allah’ın emir verdiği niteliğini taşıyan ayetler olması lazımdır, bunlar yüce Allah’ɪn azabını bildiren ayetlerdir. Onlar o kelimeleri duyduğu an sonucunu ve varacakları yeri hemen görürler. Yani gidecekleri yerleri kendilerine gösterdiğinde sana karşı mücadele etme imkanını ellerinden alabilirsin.                             

Kɪsa bir örnek: yüce Allah Musa'ya (as) diyor ki: o elindekini bırak bügün üstün gelen sen olursun, elindekini bırak. Bu kelime bir emirdir. Burada çok önemli bir bilgiyi verelim, her kim ki temiz ve pak  bir kalb ile tane tane Kur’an-ı Kerim'den herhangi bir ayeti bir maksat için okursa yüce Allah’ın izniyle maksadı ne ise yerine gelir.Çünkü mü'minin en büyük silahı huşu içinde kıldığı namazdır, yani yüce Allah’ın huzurunda olduğunu gerçekten idrak edip derdini ve acizliğini güzel bir şekilde Rabbine bildirmektir. Peki Bir insan kendi kendini nasıl kontrol eder?  Evet, diyoruz ki yüce Allah’ın huzuruna çıktığında nasıl bir şekilde namaz kılıyorsun iyi bir düşün! Namaz kılarken gerçekten yüce Allah’ın huzurunda olduğunu biliyor musun kendine sor! Yoksa adet mi edinmişsin, ne söylediğini sende anlamadan eğilip kalkıyor musun? Kıldığın namaz seni kötülüklerden koruyor mu! Bu şekilde kendi kendini kontrol eden insan gerçeğe veya özu ile buluşmak için ilk adımı atmıştır demektir. Yok eğer buna gerek yok diyorsan o zaman sorun sensin, sen özünden ayrılmışsın. Ruhun başka şeylerle meşkul, nefsin başka şeylerle meşkuldur. Kıldığın  namaz ruhuna yetişmiyor ki, ruhuna ulaşmıyor ki ruhun ferahlansın kalbine huzur gelsin. Ya Rabbi bizi bize bırakma, Amin.Bunu  gerçekten iyi anlamak lazım. Eğer tane tane Kur’an-ı Kerimi okuyup okuduğunu anlıyorsan şeytan ve onun askerleri olan zalim cinler o güzel ve tane tane okunan Kur'an-ı Kerimi dinlemeye tahamül edemiyorlar ve dayanamıyorlar ve orayı hemen terkediyor Hele gece iki rekat namaz kılarken tane tane anlaşılır bir şekilde okuduğun Kur’anı Kerim seni sabaha kadar güçlü korumalarla bir kalkan gibi herşeyden koruyor.                                                                           

Bir insan Ayetel Kürsi'yi gerçekten anlayıp idrak ettiyse hiç bir varlık ona zarar veremez ve insanlara zarar veren hiçbir şeyden de korkmaz. Korktuğu tek şey yüce Allah’tır.

Ayetel Kursi’yi gerçekten anlayan insan bu dünyada niçin yaşadığını anlamış ve nasɪl bir şekilde koruma altına olduğunu idrak etmiştir. Bizler istesekte istemesekte Allah’ın emirlerine boyun eğen birer varlık olduğumuzu anlamalyız, bütün canlıların ancak yüce Allah ile var olduğuklarını idrak etmeliyiz. Allah bizi Hakikat-ı Muhammediyeyi anlayıp yaşayanlardan eylesin. Amin!